Bir zamanlar :)

Şimdi dönüp bakınca geriye, bir zamanlar aşık olduğumu ve aşık olmanın harbiden de önce dile, sonra kaleme döküldüğünü fark ediyorum. Geçen yaz vakti, güzel günler, güzel duygulardı. Geriye az sonra ekleyeceklerim kalmış bana. Hazır web sitemi tekrar blog formatına sokmuşken, günlük tadında yazmayı özlemişken, yayınlayayım diyorum 🙂

İlk deneyim

Evet evet, şiir yazmada ilk deneyimdir aslında bunlar. En son ilkokulda yazmıştım. Uzun bir aradan sonra, aslında fena da sayılmaz.

Ooff OOFff

İlki 12 Ekim 2010, Salı, 20:32’de yazdığım ve başlığına “Ooff OOFff” koyduğum birkaç satır;

Ooff OOFff

Off off bu satırımın başlangıcı,
Tam 1.5 sene oldu offflamaya başlayalı,
Ben yoruldum kaybetmekten bu yaşımda,
Sen yorulmadın bea azrail can almaktan,
Gidenleri unutmanın en güzel yoluydu,
Kendini işe vermek ara vermeksizin,
Ama sonra sen geldin,
Ne iş kaldı ne gidenler ne de off,
Unuttum bir anda her şeyi senle,
Töbe ettim bir daha off.lamamaya,
Ama yaralıydı, yorgundu bu adam bir kere,
Tek isteği senin, kendisinin yanında olmandı,
Ona can vermendi,
Hep yanında tutmak için,
Hep el üstünde tutmaya çalıştı seni,
Üstelik aradaki 1100 km.ye,
İç Anadolu ve Akdeniz bölgesine,
Hatta akdenize inat,
Ama fazla sulanan her çiçek gibi,
Seni de çürüttü anlaşılan fazla değerle,
Gidenleri sen unutturmuşken,
Bu kez de,
Seni kim unutturacak derdine düştü.
off offf

Kısaca, aslında uzunca

Diğeri ise 12 Ekim 2010, 22:25’te yazdığım satırlar. “Aşka geldim” denir ya hani, aynen öyle 🙂 Aslında ufak şekilde düzenlenmiş hali. İsmi çıkardım ve yayınlanabilecek formata soktum 😉

Kısaca, aslında uzunca

Bir insana çok kızgın olmak ama aynı zamanda çok…
Tuhaf oluyor,
Mutlu olmak için çok masraflı U.K.,
Zonguldak daha az masraflı olurdu,
Vizen çıkacaktır dert etme,
Beni çok üzdün,
Kalbim gitme diyor, ama beynim bırak gitsin diyor,
Benim yaşadıklarımı sen yaşama,
Arkadaşlarını 40’lı yaşlarda kaybetmeye başla,
Çünkü o an tüm şefkatiyle sana sarılacak eşin yanında olacak,
Seni anlayacak, yalnız bırakmayacak,
Onun gözünde, işlerinden önce geleceksin,
O dönemi çok çabuk atlatmanı sağlayacak,
Seni tekrar yaşama bağlayacak,
Arkadaşını kaybettiğin, işsiz olduğun hassas bir dönemde,
Sevdiğin insan da seni anlamayıp üstüne terk ederse,
Ona kızma tamam mı,
Çünkü yaşamamış ne bilsin,
Hele bunlardan bahsedince, seni dramatoloji yapmakla suçlarsa,
Ona küsme tamam mı,
10 milyon kafa berbat bir yağışlı havada onun için yollara düşme,
Olur ya! kaza yaparsın, Azrail alır götürür seni,
O zaman değere binersin ve seni aslında sevdiğinin farkına varır,
Normalde olsa aklının ucundan bile geçmez bu ihtimal,
“seni seviyorum” dediği günlerde düzenli 5km koşman dahi,
Kendisini endişeye sokmasına karşın,
Senden ayrıldığında umurunda dahi olmaz senin hayatını kaybetme ihtimalin..
Olur ya kaza geliyorum demez, göçtün gittin bu dünyadan,
Birde 2-3 yıl vicdanıyla baş başa kalır,
Anca idrak eder duyguları,
Ve keşke der,
Keşke anlasaymışım, keşke onu üzmeseymişim,
Ve aslında ben de çok abartmışım,
Ben onu seviyordum,
O kendinden fedakarlık ederken,
Ben niye etmemişim der..
Olur ya bırak şehre, memlekete sığmaz,
Tutar yurtdışına, Barcelona’ya gider,
Takılır bir süre her şeyi unutabileceğine inanarak,
Sonra döner tekrar memlekete,
Aslında hiçbir şey değişmemiştir,
Hayatı yine seni düşünerek, ağlayarak devam..
Devam ediyor der senin en yakın dostuna,
Peki ya çocukluk dostun ne yapsın,
Kızmalı mıdır ona, seni kaybettirdiği için,
Yoksa destek mi olmalıdır ona hayatının kalınında,
Sırf senin dostluğuna saygı için,
Sen bunları yaşama, yaşatma..
Hımm bu hikaye mi? evet hayattan..
Her gün yaşıyorum ben bunu, her gün yaşayacağım..
Olurda yaşarsan ve hayatın yükü omuzlarını ezmeye başladıysa,
Karşına çıkan insana fazla değer verme tamam mı,
Olur ya, terk eder seni, hep ben der..
Anlamaz seni, işleri “senden” daha önemlidir,
Seni, “kendisini” anlamamakla suçlar durur,
Soramazsın bile, “peki beni kim anlayacak
Eğer sen anlamaya çalışmayacaksan” diye..
O zaman her zaman yaptığını yapacaksın,
Bakacaksın paşamın;
“Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin”
satırlarının devamına..
Yine gaza geleceksin her zamanki gibi,
Kendi kendine belki ya da paşam Atatürk seni,
Unutacaksın her şeyi herkesi,
Ama gece rüyanda ne yapacaksın? Rüya görmemek için,
Uyumayacak mısın?
Ya bir gün diyeceksin ya bir gün?
Ama bir gün çok gün sürerse,
Değeri kalmaz değil mi senin için, haklısın..
Acaba benden ayrılan o geri gelse?
Ama diyeceksin beni çok üzdü, çok kırdı,
İhtimal bile vermeyeceksin seni kazanmak için,
Senin onu kazanmak için yaptığının bırak 5 mislini,
Dengini bile yapabileceğine,
Haklısın, ben de vermiyorum zaten..
Peki ya utandırırsa? o zaman söyle ona,
Seni tekrar kaybetmesin

Sonuç olarak

Her yazıdan bir sonuç çıkarmamız gerekiyor mu, o da ayrı bir soru tabi ki 🙂 Neden yazdım bunları? Sağda solda kaybolup gitsin istemedim. Kalsın arşivde.